YUSUF TEKOGLU
  BİYOLOJİ (canlı bilimi)
 

CANLıLARıN TEMEL BILEŞENLERI

İnorganik Moleküller

 

Organik Moleküller

Su, asit, baz, tuz ve minareller

Karbonhidratlar, yağlar, proteinler, enzimler, vitaminler ve nükleik asitler

CANLILARDAKİ İNORGANİK BİLEŞİKLER:İnorganik bileşikler canlılar tarafından sentezlenemeyip dışarıdan hazır olarak bulunan maddelerden alınan bileşiklerdir. Canlılar mineral, su, karbondioksit gibi inorganik bileşikleri dışarıdan almak zorundadır.

SU: Canlılar için çok önemli bir moleküldür hücrelerin hayatsal faaliyetlerini sürdürebilmesinde önemi büyüktür. Bir insanın günlük su gereksinimi 1.5lt ile 2.5lt arasıdır. Canlıların %65 ile %95′i sudur. İnsanda ortalama %65, tohumlarda %5 ile %15 arası, su bitkilerinde ise %98′e kadar çıkar. İnsan yaşlandıkça vücuttaki su miktarı azalır.

Su yeşil bitkilerde fotosentez olayı için gereklidir.

6H2O + 6CO2 C6H12O6 + 6O2

Yeşil bitkiler suyla karbondioksiti birleştirerek besin ve oksijen üretirler.

SUYUN GÖREVLERİ:1)Kimyasal tepkimelerin hücrede gerçekleşmesi için gerekli bir çözücüdür.

2)Besinlerin sindirimini sağlar(hidroliz).

3)Maddelerin taşınmasında önemlidir.

4)Zaralı atıkların seyreltilmesi ve vücuttan atılmasını sağlar.

5)Vücut ısısını düşürür.

6)Fotosentezde kullanılır.

ASİTLER: Su içinde çözündüğü zaman H iyonu veren bütün maddelere asit denir. Asitlerin iki ayıracı vardır;

fenol kırmızısı ® sarı, mavi turnusol ® kırmızı yaparlar.

BAZLAR: Su içinde çözündüğü zaman OH iyonu veren bütün maddelere baz denir. Bazların ayıracı,

kırmızı turnusol ® kırmızı yaparlar.

ASİT-BAZ DENGESİ: Asit baz dengesi ortamın H iyonu yoğunluğunun negatif logaritması asitliğin, OH iyonunun negatif logaritması bazikliğin derecesini verir. Bu değer pH ile gösterilir. PH 7 nötr, pH 7-0 arası asitlik, pH7-14 arası bazik özellik artar.

PH değeri organizma için çok önemlidir. Biyokimyasal tepkimelerin gerçekleşmesi için pH değerinin belirli bir değerde sabit kalması gerekir. Ör: insan kanının pH’ı 7.4 tür fakat bu değer 7 veya 7.8 e çıkarsa insan ölür.

TUZLAR: Asitlerle bazlar karıştırıldığında asidin H iyonu bazın OH iyonu ile birleşerek tuz oluşturur ve su açığa çıkar.

Ör:

Hücrenin içinde ve hücreler arası sıvıda çeşitli minarel tuzları vardır. Bunlar hayatsal faaliyetlerin gerçekleşmesinde önemli rol oynar.

MİNARELLER:Mineraller hücrede protein, yağ, karbonhidrat gibi organik moleküllere bağlı oldukları gibi tuz halinde serbest olarak bulunabilirler. Ayrıca enzim hormon vitaminlerin yapısınada katılırlar.

MİNERALLERİN GÖREVLERİ:

KANIN OSMOTİK BASINCINI AYARLAR

kas kasılmalarında etkilidir.

Sinirsel uyartıların iletilmesinde rol oynarlar.

enzimlerin yapısına katılarak katalizör görevi yapar.

VÜCUDUMUZDA BULUNAN ÖNEMLİ MİNERALLER

Kalsiyum(Ca):

vücutta en fazla bulunan mineraldir. Fosforla birlikte kemik ve dişlerin yapısına katılır.

kasların kasılmasında etkilidir.

sinirsel uyartıların iletilmesinde rol oynar.

kanın pıhtılaşması için gereklidir.

enzimlerin etkisini arttırır.

Süt ve süt ürünlerinde ve koyu yapraklı yeşil bitkilerde bulunur. Besinlerle aldığımız vücutta emilebilmesi için D vitamini gereklidir. D vitamini yetersizliğinde çocuklarda raşitizm yetişkinlerde ide osteomalizm hastalıkları görülür.

FOSFOR(P):

Vücutta en bol bulunan minerallerle birlikte kemik ve dişlerin yapısına katılır.

nükleik asitlerin yapısını oluşturur.

Yağ protein karbonhidrat gibi moleküllerin yapısına katılır.

SODYUM VE KLOR (Na/Cl) :

Hücre içi ve dışı sıvılarda bulunurlar.

dokularda suyu tutarak vücudun su dengesini sağlar.

kas kasılmasında etkilidir.

sinirsel uyartıların iletilmesinde rol oynar.

POTASYUM (K) :

Sodyumla birlikte vücut sıvılarında bulunur ve hücrelerin çalışmasını kontrol eder.

Hücreler arası sıvı ile hücre sıvısı arasında potasyum oranı vardır. Bu sayede sinirsel uyartıların iletimi, aktif taşıma gibi birçok hayatsal faaliyet meydana gelir.

DEMİR (Fe) :

Kan dokuda bulunan alyuvar hücrelerindeki hemoglobinin yapısına katılır.

demir yetersizliğinde hemoglobin yapılamayacağı için anemi denilen hastalık görülür.

Kas proteinlerinin yapısında bulunur.

Karaciğer, dalak, kırmızı kemik iliğinde bol bulunur.

İYOT (I) :

Tiroid bezinin salgısı olan tiroksin hormonunun yapısına katılır.

tiroksin hormonunun az salgılanması tiroid bezinin büyümesine sebep olur bu hastalığa basit guatr denir.

Karalahanayı çok tüketen insanlarda tiroid bezi iyot bağlayamadığından guatr hastalığı çok görülür. Ayrıca içme suları ve sofra tuzlarındaki iyot eksikliğide guatra sebep olur.

MAGNEZYUM (Mg) : Kemik ve dişlerin yapısında bulunur.

FLOR (F) : Dişlerin yapısında bulunur, azlığında diş çürümesi çokluğunda diş sararması görülür.

BAKIR (Cu) : Enzimlerin yapısını oluşturur.

SÜLFAT (SO4) : Kas proteinlerinin yapısına katılır.

CANLILARDAKİ ORGANİK BİLEŞİKLER

ADI

ASIL GÖREVİ

YAPISINDAKİ ELEMENTLER

Karbonhidrat

Enerji verici

C, H, O

Yağ

Yedek enerji

C, H, O

Protein

Yapı maddesi

C, H, O, N

Enzimler

Düzenleyici

C, H, O, N + Vitamin,Mineral

Vitaminler

Düzenleyici

C, H, O, N, S,…

Nükleik Asitler

Yönetici

C, H, O, N, P, …

Bu tablodaki ilk üç organik bileşik enerji kaynağıdır.

ENERJİ VERİŞ SIRASINA GÖRE: Karbonhidrat > yağ > protein

ENERJİ TAŞIMA KAPASİTESİNE GÖRE: yağ > protein > karbonhidrat

YAPI MADDESİ OLUŞLARINA GÖRE: protein > yağ > karbonhidrat

KARBONHİDRATLAR

Karbonhidratlar

MONOSAKKARİTLER

DİSAKKARİTLER

POLİSAKKARİTLER

3C®Trioz

4C®Tetroz

5C®Pentoz

6C®Heksoz

Monosakkarit+Monosakkarit®Disakkarit

+ ®

nGlikoz ® Polisakkarit + (n-1)su

+ + ®

MONOSAKKARİTLER: Monosakkaritlerin başlıcaları;

5C ® Pentoz 6C ® Heksoz

Riboz Deoksiriboz Glikoz Fruktoz Galaktoz

(Kan Şekeri ve (Meyve ve (Sütte Bulunur) Üzüm Şekeri) Bal Şekeri)

MONOSAKKARİTLERİN GENEL ÖZELLİKLERİ:

Suda çözünürler.

Tatlı oldukları için basit şekerler de denir.

Daha küçük yapı birimlerine parçalamazlar(Hücre zarından kolay geçerler).

Karbon sayısı 3-8 arası değişir. Biyolojik önemi olanlar pentoz ve heksozdur.

DİSAKKARİTLERİN GENEL ÖZELLİKLERİ:

İki monosakkaritten oluştukları için çift şekerler de denir.

İki monosakkarit birleşirken aralarında kurulan bağa glikozit bağ, bu olaya glikozitleşme denir.

İnsan ve hayvanların besin olarak aldıkları disakkaritler monosakkarite dönüştükten sonra hücre zarından geçebilir.

Biyolojik önemi olan disakkaritler maltoz, sükroz ve laktozdur.

POLİSAKKARİTLERİN GENEL ÖZELLİKLERİ:

Kompleks şekerlerdir.

Çok sayıda monosakkaritin dehidrasyonu ile oluşur.

Yapı birimi glikozdur. Glikoz moleküllerinin farklı şekillerde bağlanmasıyla değişik polisakkaritler oluşur.

Canlılarda bulunan önemli polisakkaritler nişasta, glikojen, selüloz ve kitindir.

nGlikoz ® Nişasta + (n-1)Su

nGlikoz ® Glikojen + (n-1)Su

nGlikoz ® Selüloz + (n-1)Su

nGlikoz ® Kitin + (n-1)Su

NİŞASTA: Bitkisel depo maddesidir. Çok sayıda glikoz molekülünün dehidrasyonuyla oluşur. Bitkilerde fotosentezle üretilen glikoz nişastaya dönüştürülerek kök, gövde, tohum, meyve gibi kısımlarda depolanır. Besinlerle alınan nişasta sindirim sisteminde hidrolize uğratılarak glikoza dönüştürülür ve hücre zarından geçebilir. Ayıracı ise iyottur.

GLİKOJEN: Hayvansal depo maddesidir. Çok sayıda glikozun karaciğer ve kas hücrelerinde depo edilmiş halidir. Kanda glikoz oranı düştüğü zaman karaciğerdeki glikojen glikoza dönüştürülerek kana verilir. Hayvansal nişasta olarakta adlandırılabilir.

SELÜLOZ: Bitkisel yapı maddesidir. Hücre çeperinin yapısını oluşturur. İnsanlar selülozdan enerji sağlayamazlar çünkü selülozu parçalayan enzim yoktur. Otçul hayvanlarda sindirim sisteminde bulunan bakteriler selüloz enzimi taşıdıklarından bu canlılar selülozu enerjiye çevirebilirler. Çok sayıda glikoz molekülünün birbirine ters dönerek bağlanmasıyla oluşur.

KİTİN: Yapısı selüloza benzer. Omurgasız hayvanlarda iskeleti oluşturur. Örneğin böceklerde dış iskeleti oluşturur.

…::: HÜCRE :::…
Hücre teorisi:
1)Bütün canlılar hücrelerden meydana gelmiştir.
2)Hücreler bağımsız hareket ettikleri halde birlikte iş görürler.
3)Hücreler bölünerek çoğalırlar.
• Tek hücrelilerde bütün olaylar hücre içerisinde gerçekleşir.İş bölümü ve doku oluşumu yoktur.Çok hücrelilerde bütün olaylar hücre grupları arasındaki iş bölümü ile olur.
• En basit çok hücreli yada en karmaşık tek hücreli Volvox’ tur.
• Volvox’ ta işbölümü vardır ama doku oluşumu yoktur.
• Tek hücrelilerin oluşturduğu topluluğa koloni denir.
• Bilinen en büyük hücre deve kuşu yumurtasıdır. Bilinen en uzun hücre ise sinir hücresidir.
• Hücre 3 kısımda incelenir.
1) Hücre zarı
2) Sitoplazma
3) Çekirdek

1) HÜCRE ZARI
• Yağ,protein az miktarda karbonhidrattan oluşur.Hücre zarının yapısı akıcı-mozaik zar modeli ile açıklanır.Bu modele göre zar; yağ denizinde yüzen proteinlerden oluşmuştur.
• Karbonhidratlar hücre zarındaki yağlarla birleşerek glikolipid, proteinlerle birleşerek glikoprotein şeklinde bulunur.Bunun sağladığı avantaj ise hücrelerin birbirini tanıması ve bağışıklıktır.Hücre zarının özgüllüğünü veren kimyasal madde glikoproteindir.Glikolipidi ve glikoproteini golgi sentezler.
• Madde giriş-çıkışı proteinler üzerindeki porlardan olur.
• Zarın özellikleri : Canlıdır,saydamdır,esnektir ve seçici geçirgendir.
• Zardaki proteinler enzim görevi yapar.
• Zarın görevleri : Hücreyi dağılmaktan korur.Hücreye şekil verir.Hücreyi dış etkilerden korur.Madde alışverişini sağlar.
• Zarın seçici-geçirgen olması onun canlı olduğunu gösterir.
• Hücre çeperi cansızdır,esnek değildir,tam geçirgendir.Hücrenin dayanıklılığını arttırır, hücreye şekil verir.Üzerindeki deliklere geçit denir.Selülozik yapıdadır.Prokaryot hücrelerde de bulunur ama yapısı selülozik değildir.

2) SİTOPLAZMA
• İki kısımdır.
a) Sıvı kısım:Su,protein,yağ,karbonhidrat,mineral,vitamin, RNA çeşitleri,nükleotidler,ATP ve
enzimler gibi organik ve inorganik maddelerden oluşmuştur.
Görevi:
1) Biyokimyasal reaksiyonlar için zemin oluşturmak.
2) Organellere yataklık etmek.
3) Rotasyon ve sirkülasyon hareketleri ile organellerin hareketini sağlamak.
b) Organeller:Özel yapı ve görevi olan sitoplazmik cisimlerdir.

ENDOPLAZMİK RETİKULUM
• Hücre zarından çekirdek zarına kadar uzanan zarlı kanallar sistemidir.
• Memeli alyuvarı hariç bütün çekirdekli hücrelerde bulunur.
• Hücre içine ve dışına madde taşır.Bazı maddeleri depolar.(Ca ve protein).Çekirdek zarı ve golgiyi yapar.Hücreyi bölmelere ayırarak,sitoplazmadaki asidik ve bazik tepkimelerin birbirini etkilemeden yapılabilmesini sağlar.
• Üzerinde ribozom bulunanlarına granüllü ER; bulundurmayanlara da granülsüz ER denir.
Granüllü ER enzim salgılayan hücrelerde,granülsüz ER yağ sentezleyen hücrelerde çoktur.

GOLGİ
• Çekirdeğe yakın bulunur.Hücre zarı yapımına katılır.
• Salgı maddelerin yapılması,paketlenmesi ve salgılanmasından sorumludur.Onun için süt bezi, tükrük bezi,ter bezi gibi salgı yapan hücrelerdeki sayısı diğer hücrelerdekilere oranla daha fazladır.
• Enzimleri paketliyerek lizozomu oluşturur.Hücre zarı yapımına katılır.
• Glikoprotein,lipoprotein,mukus,bağ dokusu ara maddesi ve ayrıca bitkilerde selülozlu maddeler salgılar.
• Memeli alyuvarı hariç bütün çekirdekli hücrelerde bulunur.

LİZOZOM
• Büyük moleküllü besinleri parçalar.Kurbağa larvalarında kuyruğun kopması,salgılama dönemi biten memelilerde süt bezlerinin körelmesi,pasif kalan kasların küçülmesi,harap olmuş dokuların, yaşlı alyuvarların ve vücuda giren mikropların yok edilmesi lizozom sayesindedir.
• Fagositoz ve pinositoz yapan hücrelerde çoktur.ÖRNEK:Akyuvar hücresi ve tek hücreliler.
• Lizozom parçalanırsa hücre kendini sindirir.Buna otoliz denir.
• Lizozomun etrafındaki zar golgiden oluşur.
İçerisindeki enzimler ribozomlarda üretilir.
Üretilen enzimler ER ile taşınır.
ER ile taşınan enzimler golgide paketlenerek lizozom oluşturulur.
• Yani lizozomun oluşmasında ribozom,golgi ve ER etkilidir.

RİBOZOM
• Bütün hücrelerde bulunan en küçük organeldir.
• Protein ve rRNA’dan oluşur.Çekirdekçikte üretilir.
• Zarsızdır ve iki birimdir.Üst birim(büyük birim) protein,alt birimse(küçük birim) rRNA’dan
oluşur.
• Protein ve enzim sentezler.
• Granüllü ER ve çekirdek zarı üzerinde,mitekondri ve kloroplastın sıvısında ve ayrıca sitoplazma da bulunabilir.
• Yoğun protein sentezi sırasında yan yana gelerek polizomları oluştururlar.
• Her canlıda ribozomların farklı olmasının sebebi rRNA’ ların farklılığındandır.
• Bir hücrenin canlılığını sürdürebilmesi için mutlaka ribozoma ihtiyacı vardır.(Enzimlerden
dolayı)
• Enzim salgılayan bez hücrelerinde sayısı daha fazladır.

MİTEKONDRİ
• Çift zarlıdır.İç zar kıvrımlıdır.Kıvrımlara krista,zarların arasını ve içini dolduran sıvıya matrix
denir.
• Oksijenli solunum yaparak enerjinin üretildiği ve depolandığı yerdir.
• Enerji ihtiyacı fazla olan kas,sinir ve karaciğer gibi hücrelerde sayısı daha fazladır. Bulundukları hücreninde enerjiye en çok ihtiyaç olan bölümlerinde toplanırlar.
ÖRNEK:Sinirlerin sinaps bölgelerinde,spermlerin kuyruklarında ve kasların kasılma
bölgelerinde çok bulunur.
• Kendine ait DNA,RNA,ribozom ve ETS’si bulunur.Kendi DNA’sı olmasına rağmen hücre
DNA’sına bağımlıdır.
• Bitkilerde mesozom ve klorofil bulunduğundan dolayı mitekondri miktarı daha azdır.
• Prokaryotlarda ve memeli alyuvarında bulunmaz.

SENTROZOM
• Bazı su yosunu,mantar,hayvan ve insan hücrelerinde bulunur.
• Sentriol denilen iki alt birimden oluşur.
• Hücre bölünmesi sırasında kendini eşleyerek zıt kutuplara çekilir ve iğ ipliklerinin oluşmasını sağlar.
• Hücre dışına uzanan kirpik,kamçı,sil gibi yapıları oluşturur.
• Sentrioller dikine duran dokuz çift tüpçükten oluşur.

PLASTİDLER
• Sadece bitki hücrelerinde bulunan renk maddesidir.3 tiptir.

a) Kloroplast• Bitkiye yeşil rengini verir.
• Çift zarlıdır.İç zarı katmanlıdır.Bu katmanlara grana,içini dolduran sıvıya ise stroma denir.
• Fotosentez yaparak besin üretir.
• Kendine has DNA,RNA,ribozom ve ETS’si bulunur.
• Granalar içinde bitkiye yeşil rengini veren ve fotosentez için gerekli ışığı absorbe eden
klorofil vardır.
• Bütün bitki hücrelerinde bulunmaz.ÖRNEK:Kökte.
b) Kromoplast
• Bitkilerde meyve ve çiçeklerin rengini verir.Likopin(kırmızı),ksantofil(sarı) ve karoten (turuncu) olmak üzere üç çeşittir.
• Bitkilerde diğer renkler koful öz suyunun asit veya baz oluşuna göre renk değiştiren
“antokyon” denen maddeler ile oluşturulur.
c) Lökoplast
• Renksizdir.Genelde kök,gövde ve tohumda bulunur.
• Nişasta,yağ ve protein depolar.
• Işıkla karşılaşınca kloroplastlara dönüşür.

KOFUL
• ER’dan,golgiden,hücre zarından ve lizozomdan oluşabilir.
• Hayvansal hücrelerde az ve küçük,bitkisel hücrelerde ise gençken küçük,yaşlandıkça büyürler.Çünkü tuzlu artıklar kofullarda biriktirilir.
• Hücre içi osmatik basınç ve pH’ı ayarlar.
• Kofulda bulunan su turgor basıncı oluşturarak hücreye diklik ve direnç verir.
• Metabolizmanın aktiflik derecesini belirler.Eğer koful büyük ve sitoplazmada miktarı çok ise
metabolizma yavaşlar.
Besin kofulu : Fagositoz ve pinositozla alınan besinlerin bir zarla çevrilmesiyle oluşur.Akyuvarlar mikropları fagositoz ve pinositozla aldığında dolayı,akyuvarlarda daha fazla sayıda besin kofulu bulunur.
Kontraktil (vurgan) koful : Tatlı su tek hücrelilerinde bulunan daimi kofuldur.Fazla suyu dışarı
atar.
Boşaltım kofulu : Artık maddeleri ekzositozla dışarı atar.

3) ÇEKİRDEK
• Hücreyi yönetir.Hücre bölünmesini sağlar.Kalıtım bilgisini taşır.4 bölümdür.

A) ÇEKİRDEK ZARI
• Çift katlı bir zardır.
• Üzerindeki deliklere por denir.Bunlar hücre zarındaki porlardan daha büyüktür.
• Hücre bölünmesi sırasında kaybolan bu zarın bölünmeden sonra yeniden yapılmasında ER
ve golgi görevlidir.

B) ÇEKİRDEK SIVISI
• Homojen görünümlüdür.İçerisinde bol miktarda ATP,nükleotit,ribozom ve protein bulunur.

C) ÇEKİRDEKÇİK
• Az miktarda DNA,bol miktarda RNA ve protein bulunur.Ribozom sentezi yapılır.Bakterilerde
yoktur.

D) KROMATİN İPLİK
• Hücrede en çok bulunan maddedir.
• DNA’nın kendisi olup kromozomları oluşturur.Kromozomlar DNA ve proteinden oluşmuştur.
Kalıtsal karakterleri taşır.Üreme ve büyümeyi sağlar.Hücreyi yönetir.

HÜCREDE MADDE ALIŞVERİŞİ
• Hücre zarında gerçekleşen bir olaydır.
• Canlılığın devamı için gereklidir.
• Hücre zarından geçebilenler :
O2,CO2,CO,su,mineraller,glikoz,fruktoz,galaktoz,ya ğ asidi,gliserol,a.asit,vitamin,alkol
• Hücre zarından geçemeyenler :
Protein,yağ,karbonhidrat
• 4 yolla olur:

1) DİFÜZYON
• Bir maddenin çok olduğu (yoğun olduğu) ortamdan az olduğu ortama (az yoğun ortama) doğru hareket etmesine denir.
• Porlardan geçebilecek büyüklükteki maddeler difüzyona uğrar.Porlardan büyük maddeler difüzyon yapamaz.
• Enerji harcanmaz.
• Enzim kullanılmaz.
• Canlı ve cansız ortamda görülebilir.Canlılık delili değildir.
• Denge sağlanana kadar devam eder ve durur.
ÖRNEK : Odaya dökülen kolonyanın her tarafa dağılması.Akciğerdeki oksijenin kana geçmesi.İnce bağırsaktaki glikozun kana geçmesi.

DİFÜZYONU ETKİLEYEN FAKTÖRLER
1) Küçük moleküller,büyük moleküllere göre daha kolay geçerler.
2) Nötr moleküller iyonlara göre daha kolay geçer.Çünkü zarın dış kısmı da iyonik yapıdadır.
Negatif iyonlar biraz daha kolay geçer.
3) Yağda çözünen maddeler de çözünmeyenlere göre daha kolay geçer.(A,D,E,K vitaminleri)
4) Yağı çözen maddelerde kolay geçer.(Alkol ve eter gibi.)
5) Por sayısı ve sıcaklık arttıkça difüzyon hızı da artar.
6) İki ortam arasındaki yoğunluk farkı ne kadar çoksa difüzyonda o kadar hızlı olur.
7) Akışkanlığı fazla olan ortamlarda difüzyon hızlı olur.
DİYALİZ : Suda çözünmüş maddelerden bazılarının yarı geçirgen zardan difüzyonuna denir.Böbrekleri çalışmayan insanlarda suni olarak oluşturulan bir ortamla kandaki üre temizlenir.

2) OSMOZ
• Suyun difüzyonudur.Suyun çok olduğu yerden az olduğu yere geçmesidir.

HİPERTONİK ORTAM(ÇOK YOĞUN ORTAM)

• Bir hücre kendisinden daha yoğun bir ortama konursa su kaybederek büzülür.Bu olaya
plazmoliz denir.ÖRNEK : Tuzlanan derinin su kaybederek büzülmesi.

HİPOTONİK ORTAM(AZ YOĞUN ORTAM)

• Bir hücre kendisinden daha az yoğun bir ortama konursa su alarak şişer.Bu olaya deplazmoliz denir.
• Bitki hücrelerinde deplazmoliz devam ederse hücre şişer ve turgor durumuna geçer.
• Hayvan hücrelerinde deplazmoliz devam ederse hücre patlar.Buna hemoliz denir.

İZOTONİK ORTAM(DENGE ORTAM)

• Bir hücre izotonik bir ortama konursa hiçbir değişikliğe uğramaz.

OSMATİK BASINÇ

• Hücre içerisindeki çözünmüş maddenin hücre zarına yaptığı basınçtır.Yada (etki=tepkiye
göre)hücre dışındaki suyun yoğunluk farkından dolayı hücre içerisine girmek için zarlara
yaptığı basınçtır.
• Çözünmüş madde miktarı (hücrenin yoğunluğu) arttıkça osmatik basınç artar.

TURGOR BASINCI

• Hücre içerisindeki suyun hücre zarına (yada çepere) yaptığı basınçtır.
• Kofullar tarafından ayarlanır.
• Turgor çok artarsa su girişi durur.
• Turgor, otsu bitki ve yaprakların dik durmasını sağlar.
• Turgor, stomaların açılıp kapanmasını sağlar.
• Turgor, bazı nasti(ırganım) hareketlerini sağlar.
• Suyun hareketi daima O.B’ ın fazla olduğu yere doğrudur.

3) AKTİF TAŞIMA

• Bir maddenin az olduğu yerden çok olduğu yere geçmesidir.
• Porlardan geçebilecek büyüklükteki maddeler aktif taşıma ile taşınır.
• Enzim kullanılır.
• Enerji harcanır.
• Sadece canlı hücrelerde görülür.
• Denge yoktur.
• Taşıyıcı moleküller kullanılır.
ÖRNEK:İnce bağırsaktaki glikozun kana geçmesi.Böbrekteki geri emilim.

NOT 1 : Hücre zarından geçebilecek büyüklükteki bir maddenin miktarı hücre içi ile hücre
dışı arasında farklılık oluşturuyorsa burada aktif taşıma var demektir.
NOT 2 : Sıcaklık artışı,molekülün alınmasını hızlandırmaz.

4) ENDOSİTOZ VE EKZOSİTOZ
• Hücre zarından geçemeyecek büyüklükteki maddelerin oluşturulan ceplerle içeri alınmasına endositoz;yine aynı yolla dışarı atılmasına ekzositoz denir.
• Hücre zarından geçemeyecek büyüklükteki katı maddelerin içeri alınmasına fagositoz;sıvı maddelerin içeri alınmasına pinositoz denir.

ENDOSİTOZUN ÖZELLİKLERİ
• Enerji harcanır.
• Enzim kullanılır.
• Hücre zarı azalır.Hücrenin içeriği artar.
• Hücreye alınan bu büyük maddeler lizozomdaki ve besin kofulundaki hücre içi enzimlerle parçalanır.
• Tek hücrelilerde ve akyuvarlar da çok görülür.
• Canlılık delilidir.
• Denge yoktur.
• Bitki hücrelerinde ve diğer çeperi olan hücrelerde görülmez.

EKZOSİTOZUN ÖZELLİKLERİ
• Enerji harcanır.
• Enzim kullanılır.
• Hücre zarı artar.Hücrenin içeriği azalır.
• Canlılık delilidir.
• Denge yoktur.
• Boşaltım kofulu ve golgi yardımıyla atılır.
• Bitki ve hayvan hücrelerinde görülür.

   NOT 3 : Tatlı sularda yaşayan bir hücrelilerde fazla suyu dışarı atan kontraktil koful
bulunur.Hücre içerisindeki fazla suyun nedeni suyun osmozla içeri girmesidir.

   NOT 4 : Bir bitki hücresinin turgor durumuna geçmesinde a)Ortamın yoğunluğu
b)Hücre içindeki madde yoğunluğu c)Çeperin selülozdan yapılmış olması etkilidir.

   NOT 5 : Endositoz ve ekzositozda yoğunluk farkı yoktur.

Canlıların Sınıflandırılması : Canlıların belirli Özellikleri göz önüne alınarak yapılan gruplandırmaya sınıflandırma veya biyosistematik denir. Sınıflandırmayı inceleyen bilim dalına sistematik ( Taksonomi) denir. Sınıflandırma ikiye ayrılır:
1) Ampirik (yapay = suni) sınıflandırma : Canlıları dış görünüş, yaşayış ve birkaç yüzeysel özelliğine göre bakarak sınıflandırmaktır.
İlk defa Aristo tarafından yapılmıştır. Aristo canlıları ikiye ayırmıştır.

1. Bitkiler       -> Otlar ,Çalılar ,Ağaçlar
2. Hayvanlar  -> Suda, Karada, Havada yaşayanlar


2) Filogenetik (Doğal = Tabii) Sınıflandırma : Canlıların orjin ( köken ) benzerliğine bakılarak yapılan sınıflandırmadır. Anatomik benzerlik, protein benzerliği, akrabalık dereceleri gibi özelliklere dikkat edilir.
Analog organ : Kökenleri farklı, görevleri aynı olan organlardır.

ÖRN : Yarasanın kanadı ile kelebeğin kanadı.
Homolog organ : Kökenleri aynı, görevleri farklı olan organlardır.

ÖRN : İnsan kolu, atın ön bacağı, yarasanın kanadı, balina yüzgeci
 

Canlıların İsimlendirilmesi : İsimlendirme ilk kez Kari Linne tarafından yapılmıştır. Linne tür tanımını geliştirmiştir.
Tür : Ortak atalardan gelen, ortak özelliklere sahip, birbirleriyle çiftleşip verimli döller (Kısır olmayan ) meydana getiren en küçük sistematik gruptur.
Örneğin At ile eşek çiftleşir, döl verir verdikleri döl yani katır kısır olduğundan, at farklı bir tür, eşek farklı bir tür, katır ise bilimsel anlamda tür değildir.

Dikkat: Bu kurala sadece kurt köpeği uymaz.
Tür Linne'nin bulduğu ikili isimlendirme ( çift isimlendirme = Binominal ) ile adlandırılır. Bu isimlendirmeye göre; bir canlıya ait, cins ismi ve özel tanıtıcı ismi bulunur. Cins ismi daima büyük harfle, özel tanıtıcı isimi ise küçük harfle başlar.
Örnek:
 

Cins ismi

Felis

Felis

Allium

Homo

Apis

Canis

Canis

 

Özel tanıtıcı ismi

Leo

domesticus

Cepa

Sapiens

mellifica

Lupus

familaris

Türkçe adı

Aslan

Ev kedisi

Soğan

İnsan

Bal ansı

Kurt

Ev köpeği

 



Sistematik Birimler:
Alem = Regnum   = Animalia  =  Hayvanlar Alemi
Şube = Filum     = Chordata    = Omurgalılar
Sınıf = Clasis   = Mamalia   =  Memeliler
Takım = Ordo      = Karnivora  = Etçiller
Aile   = Familya  = Felidae     = Kedigiller
Cins = Genus      = Felis       = Kedi
Tür   = Species   = Felis domesticus = Ev kedisi

 


•         Alemden türe doğru birey sayısı azalır, fakat benzerlik artar.
•         Türden aleme doğru, birey sayısı artar, fakat benzerlik azalır.
•         Aynı tür içerisindeki canlılarda protein ve gen yapıları benzerdir. Ancak aynı değildir.
•         Aynı türdeki bireylerin kromozom sayıları aynıdır.
ÖRN : İnsan 2n = 46 kromozom bulunur.
Bitkiler  alemine   örnek   verirsek;   Çiçekli   bitkiler-   kapalı   tohumlular       çift çenekliler- menekşegiller - menekşe - kokulu menekşe ( Viola odarata )

 
  Toplam 14734 ziyaretçi çayımıızı içti ''2008 © Copyright by Yusuf Tekoglu ® Tüm Hakları saklıdır''  
 

-----REKLAM-----

SİTEMİZDE REKLAM YAYINI BASLAMISTIR REKLAM VERMEK İSTEYENLER BİZİMLE TEMASA GEÇSİN

-----yusuftekoglu92@hotmail.com-----




Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol